1. Anasayfa
  2. Genel

“Tabeladan İbaret Belediyeler mi? Yerel Yönetimlerin Tasfiyesi ve Bütçesiz Demokrasi”

“Tabeladan İbaret Belediyeler mi? Yerel Yönetimlerin Tasfiyesi ve Bütçesiz Demokrasi”
0
Izopoint - Yalıtım ve Yapı Kimyasalları

Türkiye’de yerel yönetimlerin temel amacı; halkın ihtiyaçlarına doğrudan cevap veren, bölgesel kalkınmayı teşvik eden ve demokrasinin tabana yayılmasını sağlayan yapılar olmaktır. Ancak son günlerde Ankara kulislerine düşen bir iddia, bu temel yapı taşlarını kökten sarsacak nitelikte: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öncülüğünde hazırlanan ve belediyelerin yetkilerini büyük ölçüde sınırlandıracak bir reform paketi üzerinde çalışıldığı öne sürülüyor.

İddiaya göre; belediyelerin bütçe yapma yetkisi kaldırılacak, sosyal yardım projeleri ve ihaleler bakanlık iznine bağlanacak, imar ve kentsel dönüşüm gibi alanlardaki yetkiler de merkezin kontrolüne geçecek. Yani seçimle gelen belediye başkanları, artık birer sembolik figür haline gelecek. Hatta daha açık söyleyelim: Belediye başkanı, tabelaya yazılacak bir isimden öteye geçemeyecek.

Bu durum, Türkiye’de demokratik katılımı, yerinden yönetim ilkesini ve anayasal idari yapıyı ciddi biçimde sorgulanır hale getirir. Oysa belediyeler sadece çöp toplayan, asfalt döken kurumlar değildir. Onlar, halkla devlet arasında en yakın ilişkiyi kuran sosyal dokulardır. Her sabah sokakta gördüğümüz temizlik görevlisinden, çocuğumuzun kreşine kadar; engelli desteğinden yaşlı bakımına kadar birçok konuda en aktif çalışan birimlerdir.

“Belediyeler Yol Geçen Hanı Oldu” Argümanı Gerçek mi?

Bu reform planı, savunucuları tarafından “belediyelerdeki usulsüz harcamaları ve yolsuzlukları önleme” gerekçesiyle meşrulaştırılmak isteniyor. Doğrudur, bugün bazı belediyelerin milyonlarca liralık gösterişli harcamaları, israfı ve eş-dost kayırmacılığı halkın tepkisini çekmektedir. Bazı belediyeler adeta “yol geçen hanına” dönmüş, sosyal yardım adı altında siyasal sadakat satın alınmaya çalışılmıştır. Ancak burada yapılması gereken, tüm belediyeleri aynı sepete koyup, yetkileri tırpanlamak değil; denetimi şeffaf hale getirmek, usulsüzlüğü yapanlardan hesap sormaktır.

Bir hırsız yüzünden mahalle kilitlenmez!

İsraf varsa, Sayıştay denetimini etkinleştirirsiniz.

Usulsüzlük varsa, savcılık devreye girer.

Yolsuzluk varsa, halk sandıkta gereğini yapar.

Ama siz belediyeleri topyekûn bütçesizleştirip, valilere ve bakanlıklara bağlarsanız; bu “yolsuzlukla mücadele” değil, yerel iradeyi ortadan kaldırma” olur.

Merkeziyetçiliğin Bedeli: Tepkisel Kentler, Kopan Halk

Belediyelerin elinden sosyal yardım yetkisi alınırsa, yardımlar Ankara’dan gelen onaya bağlanırsa, halk yerel yöneticilerle bağını kaybeder. Bir ilde ihtiyaç sahibi bir vatandaşa yardım yapılacaksa, bunun onayı Ankara’dan mı beklenmeli? Yerel yöneticinin elini kolunu bağlayan, onu işlevsizleştiren bir sistem mi kalkınmayı hızlandırır?

Ayrıca şunu da sormak gerekir:

Bütçe yapma hakkı elinden alınmış, proje geliştiremeyen, ihaleye çıkamayan bir belediye başkanını neden halk seçsin? Demokrasiye uygun olan bu mudur? Yoksa sadece “demokrasi görüntüsü” mü verilecek?

Belediyeleri Bitir, Valileri Koy: Eski Türkiye mi?

Eğer bu plan yürürlüğe girerse, Türkiye yeniden tek merkezli, Ankara’dan yönetilen bir idari modele dönecektir. Bu da Osmanlı’nın son dönemindeki memur devlet yapısını andırır. Hatırlayalım: 1980 darbesi öncesinde belediyeler Devlet Planlama Teşkilatı onayı olmadan adım atamıyordu. Bugün “reform” adıyla dayatılmak istenen sistem, aslında yerel otoritenin yok edilmesiyle halkın iradesine ipotek konulmasıdır.

Çözüm Ne? Reform Değil, Devrim Gerek!

Evet, belediyelerde israf vardır.

Evet, bazı belediyeler partizanlık yapmaktadır.

Ama çözüm, bu kurumları ortadan kaldırmak değildir.

Çözüm:

Gerçek zamanlı, halka açık belediye bütçeleri

Dijital ihale ve harcama platformları

Belediye meclisinde sivil denetim mekanizmaları

Mahalle temelli halk oylamaları ve şeffaf proje seçimi

Yerel ombudsmanlık sistemi

Unutulmamalı ki, yerel demokrasi olmadan ulusal demokrasi inşa edilemez. Her fabrikanın bir kale olduğu gibi, her belediye de halkın kalesidir. Bu kaleleri güçlendirmek gerekir, yıkmak değil.

Belediyeler tabela değildir. Halkın nabzının attığı, çocuğun kreşe, yaşlının sosyal hizmete, esnafın desteğe ulaştığı yerdir. Yerel yönetime kelepçe takmak; halkın nefesini kesmek, demokrasiyi sadece sandığa indirgeyip, içini boşaltmaktır.

Bu millete “tabela başkanlar” değil, gerçek çözüm üreten, halkla iç içe, denetlenebilir, ama yetkili yerel liderler gerekir. Aksi halde belediyeleri yok eden bir sistemin sonunda, devleti ayakta tutacak kolonlar da birer birer çatlamaya başlar.

Yerinden yönetimi yok sayanlar, yarın halkın gönlündeki yerlerini de kaybederler.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir