Açılışına sayılı günler kala Oyuncak Müzesi’nin küratörü Celil Atasever, “Oyuncaklar sadece oyuncak değil, dönemin endüstrisinin, demografik yapısının bizlere yansımasıdır. Bursa Oyuncak Müzesi’nde her yaştan insanın farklı duygulara kapılacağı 1880’lerden günümüze birçok nadide parça yer alıyor” dedi.
BURSA (İGFA) – Bursa’nın ilk oyuncak müzesi yakında kapılarını açacak. Nilüfer’de Yiğit Kiremitçi’nin girişimi ile hayata geçen ‘Bursa Oyuncak Müzesi’nde koleksiyon netleşirken eğitim öğretim yılı ile birlikte açılışın da yapılması planlanıyor. 18 yıllık bir süreç içerisinde koleksiyonunu oluşturduğunu belirten Yiğit Kiremitçi, “Bir Bursalı olarak Bursa’mızın böyle bir müzeye ihtiyacı olduğunu düşünüyordum. Bursa Oyuncak Müzesi şehrimizde hayatımızdaki önemli bir eksiği doldururken kent yaşamına da farklı izler bırakacak. Müzeyi ziyaret edecek misafirlerimizin bir kısmı bu oyuncaklarla oynadı, bir kısmı ise bazılarını sadece gördü, ancak yeni nesil aynı zamanda kendi oyuncakları kıyaslama fırsatı da bulacak. Bu yüzden müzemizdeki eserler sandığımızdan çok daha kıymetliler” dedi.
NADİDE PARÇALAR YER ALIYOR
Yiğit Kiremitçi’nin 4 binden fazla oyuncak barındıran koleksiyonunun önemli bir kısmının sergileneceği müzenin küratörlüğünü ise Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Öğretim Görevlisi Celil Atasever üstlendi. Oyuncak tarihi konusundaki araştırmalarının yanı sıra Türkiye’nin ilk illüzyon ve oyuncak müzesi olan Mall of İstanbul’daki oyuncak müzesinin de küratörlüğünü yapan Atasever, “Müzemiz içeriye girince çok farklı ve özgün bir ambiyans sunacak. İlk olarak sizi bir dünya atlası oyunundan esinlenilerek dünyanın her yerinden gelen oyuncaklar karşılayacak. Vitrinlerimiz dünyanın herhangi oyuncak müzesinde gittiğinizde karşılaşabileceğiniz çeşitlikte tarihi oyuncakları barındırıyor. Oyuncak tarihinden bahsedersek Almanların global arenada ilk oyuncak üretimini yaptığını biliyoruz. Ülkemizde ise 1600’lü yıllarda Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde oyuncak yapan insanlardan bahsedildiğini biliyoruz, lokal olan bu üretimin o gün için dünyaya açılması ise söz konusu değil. Bursa Oyuncak Müzesi 1880’lerden itibaren üretilmiş çok nadide parçaları da barındıran bir koleksiyon ile karşınıza çıkacak” ifadelerini kullandı.
MÜZECİLİĞE FARKLI BİR BAKIŞ
Bursa Oyuncak Müzesi’nin bir bölümünü Peter Bruegel’e ait “Çocuk Oyunları” tablosuna ayırdıklarını belirten Atasever, “Biz bu tablonun haritasını çıkardık ve o dönem oynanan oyunların bugün dahi oynandığını gösterip, bazı oyuncakları da vitrinlerimizde tüm Bursalılara sergilemek istedik.” dedi.
Türk Oyuncak Tarihi’ni anlatırken ise “İlk sanayicilerimiz ve ustalarımızdan önemli isimlerine ait oyuncakları müzemizde sergileyeceğiz. İlk üreticilerden Müstecip Baybörü, Abdurrahim Alasya, Jüliet Altın gibi çok kıymetli isimlerin oyuncaklarından oluşan önemli bir sergiye sahibiz. Bunun yanı sıra Nevzat Kurt’un 1947’de tescil ettirdiği Ne-Kur markasına ait oyuncakların ülkemizdeki en detaylı ve değerli koleksiyonu ilk kez Bursa Oyuncak Müzesi’nde gün yüzüne çıkacak. Ayrıca 1900’lü yılların başında Avrupa ve Amerika’nın çeşitli noktalarında üretilmiş, bebekler, ahşap bebek evleri ile birlikte, mekanik teneke oyuncaklar ile sadece ülkemizin değil dünyadaki oyuncak tarihinin de önemli parçaları yine müzemizde bulunuyor. Osmanlı’da padişah torunu sultanların oynadığı bebeklerden tutun da ilk Barbie bebeğe kadar birçok oyuncak koleksiyonumuzda yer alıyor” dedi.
“Türk Oyuncak Tarihi’ne ışık tutacak”
Toplam 3 kattan oluşan Bursa Oyuncak Müzesi’nin Türk oyuncak tarihine de ışık tutacağını belirten Celil Atasever, “Bazı oyuncaklarımız bize endüstrinin nasıl geliştiği konusunda da önemli bilgiler verecek. Anadolu’daki şehirler ile büyük şehirlerdeki oyuncaklar arasındaki farklılıkları, bölgesel farkları ve buna benzer bir çok konuyu gözlemlemenize olanak tanıyacak. Şehirdeki çocuklara metal oyuncaklar satılırken Anadolu’da plastikten oyuncaklar satılıyordu. Göreceksiniz buradaki her oyuncak beraberinde de bir hikâye getirecek. Finalde bizi kara tahtalı, siyah önlüklü, abaküslü, fişli, mevsimler panosunun yer aldığı birçoğumuzun çocukluğunda önemli yer tutan bir sınıf karşılıyor olacak. Aslında burası bir oyuncak müzesi gibi görünse de herkes için yaşayan bir müze haline dönüşecek. Yiğit Kiremitçi’nin yıllar süren çabasının güzel bir neticesi oldu. Son hazırlıklarımızı da tamamlayıp kapılarımızı açtığımızda çok daha iyi anlaşılacağımızı düşünüyorum” ifadelerini kullandı.